PEYGAMBERLERİN MUCİZELERİ 2

HZ.LUT(a.s)MUCİZELERİ


(Kur'ân-i Kerim'de ismi bildirilen Peygamberlerden. Ibrâhim aleyhisselâmin Kardesinin Ogludur.)

•Bulutsuz yagmur yagdirmistir. Kavmini dogru yola dâvet ettigi vakit, mûcize olarak bulutsuz yagmur yagdirmasini istediler. Duâsi kabul olunup, elleriyle göge isâret etmesi vahyedildi. Göge isâret edince yagmur yagmaya basladi.

•Duâsi bereketiyle otsuz bir dagda ot bitmistir. Kavmi Lût aleyhisselâmin koyunlarini otsuz bir daga toplayip baska yere salmadilar. Hayvanlar açliktan telef olmaya baslamisti. Hazret-i Lût kuruyan dagda ot bitmesi için duâ etti ve yemyesil otlar bitti. Azgin kavmin koyunlari o dagdan otlasa hemen ölürdü. Bu mûcizesi ile kirk kisi imân etmistir.

•Taslar, çakillar ve kum tâneleri, Lût aleyhisselâm ile konusmuslardir. Kavminin isyâni üzerine tas parçalari dile gelip, ''Kavminin imân etmiyecegi sizce muhakkak ise cenâb-i Hakk'a duâ et, onlari yakmak için bizi ates eylesin.'' dediler.

•Kavmi, ona eziyet vermek için üzerine ufak taslar atardi. Allahü teâlânin korumasi ile hiçbiri ona dokunmazdi.

•Üzerine yattigi taslar dösek gibi yumusak olmustur. Kavmi, kendisini öldürmek için karar verince ilâhi emre uyarak onlardan uzaklasip bir daga gitti. Çok yoruldugundan bir yerde uyuyup kalmisti. Pesinden gelen yedi kisi, onu gördüklerinde sirt üstü yatmis, altinda bulunan taslar dösek gibi yumusayip çukurlasmisti. Onu tâkip eden yedi kisi bu hâli görünce imân etmistir.

•Lût aleyhisselâm çok uzak yerlerde olan seyleri görüp haber verirdi. Çocugu kaybolan biri gelip, nerede oldugunu sorunca duâ etti. Allahü teâlâ da ona bildirdi. O da, çocugun oldugu yeri söyledi.


HZ.MUSA(a.s)MUCİZESİ


(Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden. Allahü Teâlâ ile konustugu için, ''Kelimullah'' denilmistir.)

•Asâsinin ejderhâ (büyük yilan) olmasi.

•Yed-i Beydâ: Sag elini koynuna sokup çikarinca, günes gibi parlamasi. Bu nûru gören düsmanlari kaçisirlardi.

•Kavmiyle Kizildeniz'in kenarina gelince asâsini vurup denizde yol açmasi.

•Tih sahrâsinda kavminin susuz kalip, su istemeleri üzerine asâsini bir tasa vurup Beni Isrâil'in kabileleri adedince, on iki pinar akitmasi.

•Firavun ve KIbti kavmi Isrâilogullarina zulüm ettigi ve Mûsâ aleyhisselâma inanmayip isyân ettiklerinde, Allahü teâlâ hazret-i Mûsâ'ya tûfân mûcizesini vermistir. Çok siddetli yagmur yagdi. Öyle bir karanlik ve firtina oldu ki, kimse evinden disari çikamadi. Ayin ve günesin isigi görünmez oldu.. Kibtilerin evlerini su basti. Ayakta durur oldular. Su bogazlarina kadar yükseldi. Isrâilogullarinin evlerine ise bir damla su girmedi. Firavun ve Kibti kavmi, bu belânin kaldirilmasini ve iman edeceklerini söylediler. Kaldirildi fakat yine imân etmediler ve baska belâlara dûçâr oldular.

•Kibti kavminin ekinlerini, meyvelerini ve giydikleri elbiselerini, evlerinin tavanlarini yiyen çekirge sürülerinin istilâsina ugramalari mûcizesi. Bu çekirgeler Istâilogullarina hiç dokunmayip, Firavun'un kavmi Kibtilere musallat olmustur.

•Kumnel yâni bit ve ekin böcegi denen haseratin Mûsâ aleyhisselâmin mûcizesi olarak kibti kavmine musallat olmasi.

•Kurbaga mûcizesi, Kibti kavmi her belâya tutuldukça, belâ kaldirildiginda iman edeceklerini söylemelerine ragmen, sözlerinden vazgeçmeleri üzerine üst üstüne belâya tutuldular. Kurbagalarin istilâsina ugramalari da siddetli belâlardan biridir. Kurbagalar, yiyeceklerine, içeceklerine düser, kalirdi. Bir söz söylemek isteseler agizlarini açarken birkaç küçük kurbaga agizlarindan midelerine girerdi. Geceleri üzerinde toplanan kurbagalarin seslerinden uyuyamazlardi. Firavun, bu belâ kaldirildigi takdirde, iman edecegini söylemesine ragmen, belâ kalkinca yine iman etmedi.

•Kan belâsi. Misir'da bulunan bütün sular, Kibtilerin kaplarina doldurulurken kan hâlini alirdi. Böylece susuzluktan çâresiz kalmislardi. Isrâilogullarina ise böyle bir sey olmazdi.

•Isrâilogullarindan biri öldürüldügü vakit kimin öldürdügü bilinemeyince, Mûsâ aleyhisselâmin duâsi ile dirilip, kendisini öldüreni haber vermistir.
•Mûsâ aleyhisselâm kavmiyle Tih çölüne geldigi zaman, kavminin yiyecegi kalmadigi için, Mûsâ aleyhisselâma gelerek çoluk-çocugumuzla açliga dayanamiyoruz, dediklerinde Mûsâ akeyhisselâm Allahü teâlâya duâ etti. Kudret helvasi ve bildircin kebabi indi. Her ne zaman isteseler önlerinde hazir olurdu.
•Hazret-i Mûsâ'nin duâsi ile kurakliktan kavrulup kuruyan ekinler, otlaklar ve meyveler eski hâlini almistir.
•Hazret-i Mûsâ Tih sahrâsinda bulunan Isrâilogullarinin durumunu merak edince bir kurt gelip onlarin hâllerini haber vermistir.
•Hazret-i Mûsâ'nin duâsiyla sari dikenler altin olmustur. Mali ve zenginligiyle gururlanip isyân etmesinden dolayi mali ve mülkü ile birlikte tere batirilan Kârun, bu mûcize karsisinda âciz kalip, hased ederdi.
•Yolculukta hazret-i Mûsâ'ya uzun mesâfeler kisalir, kisa zamanda çok uzak mesâfeleri katederdi.






HZ.NUH(a.s)MUCİZESİ



 Allah ' In Kendisine İhsan Buyurduğu Bu Çok Uzun Ömür İçerisinde Muhakkak Ki Hz. Nuh ' Un Binlerce Mucizesi Meydana Gelmiştir. Fakat Onunla Bizim Aramıza Giren Uzun Zaman Ve Asırlar İçinde Bunların Pek Çoğu Unutulmuş Ya Da Bize İntikal Edememiştir. Bu Mucizelerden Yalnız Bazıları Bize Ulaşmıştır. 


1. Taşların Eriyip Toprak Haline Gelmesi

Hz.Nuh ' Un Kavminden Bir Cemaat, Onun Huzuruna Geldiler Ve:

"Ey Nuh, Oturduğumuz Köyde Çok Büyük Taşlar Var. Topraklarımız Ziraata Elverişli Değildir. Madem Ki Allah' In Peygamberisin, Bize Yardım Et De Bu Taşlardan Kurtulalım." Dediler.


Hz. Nuh, Bu Hususta Kendisine Yardımcı Olması İçin Allah ' A Dua Ve Münacatta Bulunmuş Ve Bunun Üzerine Cebrail Gelerek Ona;


" Ey Nuh , Allah ' In Sana Selamı Var. ' Elini Taşlara Dokundursun, Muradı Hasıl Olacaktır.' Buyurdu." Dedi.
Bu Vahiy Ve Emir Üzerine Allah ' In Peygamberi Söylenilen Köye Gitti. 


Elini Taşlara Dokundurdu Ve :


" Ey Taşlar, Allah ' In İzni İle Toprak Olunuz!" Dedi.
O Anda Bütün Taşlar Eridiler Ve Toprak Oldular.
Bu Büyük Mucizeyi Binlerce İnsan Gözleri Görmüştü. Fakat İçlerinden Çok Az Bir Kısmı İman Etti.


2. Uzaktaki Eşyayı Yakınında Gibi Görmesi 


Bir Gün Onun Kavminden İki Kişi Onun Yanına Gelerek, Ona:
"Ey Nuh Çocuklarımızı Kaybettik. Günlerdir Arıyoruz. Ama Bulamıyoruz. Gerçekten Allah ' In Peygamberi İseniz Çocuklarımızın Yerini Bize Haber Veriniz !" Dediler. Hz.Nuh Kendisine Verilen Vahiy İle Etrafına Bakındı. Sonra Da Onlara:
"Ey Adamlar, Çocuklarınız Doğu Tarafında Ve Falan Tepenin Eteğindedir. Gidip Oradan Alınız. " Dedi.


Adamlar Gittiler Ve Söylenilen Yerde Çocuklarını Buldular. Çocukların Babaları Bu Mucizeyi Gördükten Sonra Gelip İman Etti.


3. Yerden Su Çıkartması


Kavminden Bir Cemaat Kendisinin Yanına Gelerek: 
" Ey Nuh, Yaşadığımız Topraklarda Oldukça Şiddetli Kuraklık Vardır. O Kadar Ki Sularımız Çekildi. İçecek Suyumuz Kalmadı. Hayvanlarımız Bile Susuzluktan Telef Oldular. Bu Hususta Bize YArdım Ederseniz, Biz De Sizin Allah ' In Peygamberi Olduğunuzu Tasdik Ederiz . " Dediler.
Hz. Nuh O Kavmin Yaşadığı Yere Kadar Gitti. Köyün Yakınında Bulunan Bir Dağın Üzerine Çıktı. Orada Dua Etti. 
Sonra Da Ellerini Toğrağa Vurdu. Dağın Tepesinden Gür Ve Tatlı Bir Su Kaynamaya Başladı...


4. Bulutsuz Olarak Yağmur Yağdırması


Herkes Bilir Ki, Allah ' In Yeryüzünde İlahi Bir Kanunu Ve Düzeni Vardır. Kar Ve Yağmur Yeryüzüne Ancak Bulutların Vasıtası İle Yağarlar . Fakat Bazı Durumlar İçin Allah ' In Peygamerlerine Verdiği Bu Mucizeler İle Alışılmış Bu Durumların Ötesine Geçilmiştir. İşte Allah Hz. Nuh ' A Da Böyle Bir Mucize Vermiştir. 
Hz.Nuh Irak Taraflarına Gitmişlerdi . Bugünkü Kufe Şehrinin Yerinde Yaşayan Bir Kavim Vardı. Onları Allah ' In Dinine Davet Etti. Onlar Da :
" Ey Nuh, Bize Bir Mucize Gösterebilirsen Sana Ve Senin Rabbine İman Ederiz. Aksi Taktirde Buradan Sağ Çıkamazsınız. Seni Taşlayarak Öldürürüz!" Dediler.
Hz.Nuh Onlara Bakarak Şöyle Sordu:
" Nasıl Bir Mucize Görmek İstiyorsunuz ?" Onlar Da:
" Bak, Şu Anda Havada Zerre Kadar Bulut Yoktur. Bizimse Yağmura İhtiyacımız Vardır. Bize Yağmur Yağdırmanı, Hem De Bunu Hemen Şimdi Yapmanı İstiyoruz !" Dediler.
Bunun Üzerine Hz. Nuh Ellerini Semaya Kaldırarak Gönlünün Derinliklerinden Gelen Bir Hisle Dua Etmeye Başladı. O Henüz Duasını Bitirmişti Ki, Gökten Sağanak Sağanak Yağmur Boşaldı...


5.Kurumuş Bitkilere Hayat Vermesi

Hz. Nuh, Irak Ve Kufe Taraflarındaki İnsanları Dine Davet Etmek İçin Seyahat Ediyordu. Yolu Bir Köye Uğramıştı. Bu Köyün İnsanları Putperestti Ve Allah ' A İnanmıyorlardı. Hz. Nuh Onlara Peygamberliğini Anlattı. Onları Allah ' A Ve O ' Nun Dinine Çağırdı.
"Ey İnsanlar, Ben Sizi Allah ' A Davet Eden Bir Elçiyim!" Dedi. Bunun Üzerine Köy Halkı : 
" Eğer, Gerçekten Söylediklerin Doğru İse, Emret Şu Kuru Ağaçlar Yeniden Canlansın. Biz De Senin Peygamber Olduğunu Bilelim." Dediler.
Hz.Nuh Da Söylenilen Ağaçların Yanına Gitti Ve Onlara Birer Birer Dokundu. Ağaçlara:
" Ey Ağaçlar! " Dedi. " Allah ' In İzni İle Canlanınız Ve Meyve Veriniz!" 
Ağaçlar Derhal Canlandı Ve Hatta Meyve Vermeye Başladı. Bu Hadise, O Kavim İçin Bir Değil İki Mucize Demekti. Çünkü Ağaçlar Hem Canlanmış, Hem De Meyve Vermeye Başlamıştı...


6. Ağaçları Yürütmesi


Hz. Nuh, Bir Cemaat İle Seyahat Ediyorlardı. Kırlarda Oldukça Güneşli Bir Arazide Kaldılar. Burada Kendilerini Gölgelendirecek Bir Şey Mevcut Değildi. Ama Oldukça Uzaklardaki Bir Bölük Ağaç Gözüküyordu.
Hz.Nuh ' Un Yanında Olan Cemaat Kendi Aralarında:
"Eğer, Nuh, Allah ' In Peygamberi Olsaydı, Şu Ağaçları Bizim Yanımıza Getirirdi. Biz De Güneş Altında Kavrulup Durmazdık." Dediler.
Hz.Nuh Bu Konuşmaları Duydu. Onlara Sokularak:
"Ey İnsanlar, Eğer Bunu Yaparsam Bana Ve Davama İnanır Mısınız?" Onlar Da :
"Evet, Bunu Yaparsan Sana Ve Davana Mutlaka İman Ederiz." Diye Cevap Verdiler.
Allah ' In Peygamberinin İşaretini Alan Ağaçlar, Sağa Sola, Öne Ve Arkaya Eğilerek Köklerini Topraktan Çıkarttılar.
Tıpkı Bir İnsanmış Gibi Yürüyerek Yanlarına Geldiler.
"Selam Sana Ey Allah ' In Peygamberi!" Diyerek Selam Verdiler.
Sonrasında, Sanki Evvelce Orada Değilmiş De Onların Yanındaymış Gibi, Toprağa Dikilip Kaldılar. Fakat Bu Büyük Mucizeyi Görenlerin Arasından Çok Az Kişi İman Etmişti.


7. Kavminin Kadınlarının Kısırlaşması


Nesefi' Nin Tefsiride Nuh Suresi ' Nin 10. Ayeti İle İlgili Şu Açıklamaya Yer Verilmektedir:
Hz. Nuh ' Un Kavmi, Onun Davetini Dinlemiyorlardı. O Hale Gelmişlerdi Ki , Hz. Nuh Onlara Bir Söz Söyleyeceği Bir Nasihatte Bulunacağı Zaman Ya Kulaklarını Tıkıyorlardı. Yahut Da Elbiseleri İle Başrını Örtüyorlardı.
Bunun Üzerine Hz. Nuh Onlar İçin İçinden Bir Dua Geçirdi. Allah, Sevgili Kulu Ve Peygamberinin Bu Duasını Kabul Etti. Kavminin Kadınları Kısırlaştı. Kırk Yıl Kadar O Kavmin İçinde Hiçbir Kadın Çocuk Doğurmadı.
Bu Durumda Zürriyetlerinin Kesileceğinden Ve Nesillerinin Tükeneceğinden Korkan İnsanlar, Bir Gün Hz. Nuh' Un Huzuruna Gelip Dediler Ki : 
" Rabbine Dua Et De Hanımlarımızdan Bu Kısırlık Kalksın. SEn Bizim Bu Dileğimizi Yerine Getirirsen Biz De Senin Gerçekten Peygamber Olduğuna İman Ederiz!" 
Bunun Üzerine Hz. Nuh, Bu Azabın Kaldırılması İçin Allah ' A Yalvardı. Allah, Kulu Ve Peygamberinin Bu Duasını Kabul Buyurdu. Kısırlık Kalktı Ve Baalbek Hanımları Yeniden Doğum Yapmaya Başladılar.
Bu Mucizeyi Görünce İman Edenler Oldu. Fakat Araya Giren Senelerin İçinde Yine İmanlarından Döndüler Ve Öylece Yaşadılar.


8. Kıtlık Ve Kuraklık

İmanlarında Sebat Edenlerin Sayısı Birkaç Kişiyi Geçmiyordu. Bunun Üzerine Hz. Nuh Onlara Şöyle Demiştir:
"Eğer, İman Etmezseniz Ve Küfrünüzde Israr Ederseniz Allah Yağmurunuzu Kesecektir. Geliniz Ve Tövbe Ediniz De Allah ' In Bu Azabından Kurtulunuz!" 


Kavmi İse Onunla Alay Ediyorlardı.
"Getireceğin Neler Varsa Getir De Görelim!" Diyorlardı.
Bunun Üzerine Hz. Nuh Onlar İçin Çok Üzülüyor, Fakat Kavmi Kendisiyle İnatlaşmaktan Vazgeçmiyordu. Allah, Hz. Nuh ' Un Bütün Bu Çabalarından Sonra, Kavminin İnkar Da Israr Etmeleri Üzerine, Bu Kavmin Yağmurunu Kesti.
Kıtlık Ve Kuraklık O Kadar Şiddetli Oldu Ki, İnsanlar Leş Ve Hatta Kendi Ölülerini Yer Oldular. Bunların İçinde Küçük Çocuklarını Bile Kesip Yiyenler Vardı.
Bu İlahi Azap Devam Ediyorken Hz. Nuh Devamlı Olarak Kavminin Arasında Dolaşıyordu. Onlara:
"Ey Kavmim", Diyordu. Aklınızı Başınıza Alınız. Bu Sizin İçin Allah ' In Azabıdır.Tövbe Ederseniz, Allah Sizin Üzerinizden Bu Azabı Kaldırır. Töbe Etmezseniz Bu Şekilde Helak Olursunuz."
Yaşanan Tüm Bu Gelişmelerden Sonra, Kıtlık Ve Kuraklık Bu Kavmin Canına Tak Edince,Töve Etmekten Başka Bir Çare Bulamadılar. Hepsi Birden Hz. Nuh ' Un Huzuruna Geldiler. Gururlarını Ve Kinlerini Bir Tarafa Attılar. Günahlarından Dolayı Tövbe Ve İstiğfar Ettiler. Müslüman Olduklarını Söylediler. 


Hz.Nuh Bir Peygamberdi. İnsanlarını Yüzünü Doğruya Yönlendirme Konusunda Peygamberlik Görevini Yapıyordu.Bu Doğrultuda Çabalarına Devam Ederek Kavmi İçin Yeniden Allah ' A Yalvardı. Kavmi İçin Dua Etti.
Allah, Hz. Nuh ' Un Duasını Kabul Buyurdu. Bol Ve Bereketli Yağmurlar Yağmaya Başladı. Allah ' In Vaadi Gerçekleşti. Bağlar Ve Bahçeler Yeniden Canlandı. Akarsular Çoğaldı. Hz. nuh Un Kavmi Bolluk Ve Berekete Kavuşmuşlardı. Ne Var Ki Bu Kavim , Bolluğu Ve Serveti Görünce İnandıkları Doğrudan Yine Yüz Çevirdiler. Allah ' I Unuttular Ve Yeniden Eski Küfür Ve Günahlarına Daldılar. Bu Yüzden Allah, Onlara Tufanı Gönderdi.

9.Nuh Tufanı


Hz. Nuh ' Un En Büyük Mucizesi, Bu Büyük Tufandır. O Kavminin Arasında 950 Sene Peygamberlik Yapmıştı. Ankebut Suresi ' Nde Bu Gerçek Şu Şekilde Dile Getirilmiştir.


Yemin Olsun Ki Biz Hz. Nuh ' U Kavmine Peygamber Olarak Göndermiştik. Onların Arasında Ellisi Eksik Bin Sene Kalmıştır. Ve Onları, Zulümleri Yüzünden Tufan Yakalayı Verdi.
                                                                                               (Ankebut, 14)
Elli Eksiği İle Bin Sene, Yani 950 Sene Oldukça Uzun Bir Yıldır. Kavminin Zulmüne Ve Azgınlığına Bu Kadar Uzun Bir Müddet Sabretmek De Kolay Bir Durum Değildi. Fakat, O Bir Peygamberdi. Ve Sabretti. Nihayet Sabır Dağı Da Bu Zulüm Karşısında Eridi.
Artık Sabrı Ve Tahammülü Tükenen Hz. Nuh Kavmi İçin Artık Bir Uyarıcı Etki İstiyordu. Allah ' A Şöyle Dua Da Bulunmuştur.


"Ey Alemlerin Rabbi, Yeryüzünde Gezip Dolaşan Bir Tek Kafir Bırakma. Çünkü Sen Onlardan (Geriye Canlı Varlık) Bırakırsan Kullarını Yoldan Saptırırlar. Yalnız Günahkar Ve Kafir Nesiller Dünyaya Getirirler."
                                                                                                                                           (Nuh, 26-27)
Yani Onlardan Doğanlar Da Kafir Ve Günahkar Olurlar. Böylece Dünyanın Düzenini Yeniden Bozarlar, Demek İstiyordu. 
Allah, Hz. Nuh ' A Vahiyde Bulundu Ve Duasının Kabul Olunduğunu Bildirdi. Pek Yakın Zamanda Bu Kavmin Toptan Helak Olacağını Haber Verdi.
Hz. Nuh, Çabalarının Boşa Gittiğini Düşünerek O Şekilde Dua Etmişti Ama Yine De Onlara Acımıştı. Çünkü, Allah ' In Peygamberiydi. Merhamet Ve Şefkat Dolu Bir İnsandı. Yine Kavminin Arasında Dolaşmaya Başladı. Onlara;


" Ey Kavmim, Tövbekar Olunuz. Allah Bana Bildirdi. Üzerinize Büyük Bir Azap Gelecek. Bu Defaki Azap Diğerleri Gibi Gelip Geçici Değildir. Hepiniz Topyekun Helak Olmadan, Geliniz Tövbekar Olunuz." Demiştir.
Fakat Bu Sözler Ve Nasihatler De Onların Üzerinde Bir  Tesir İcra Etmiyordu...
Allah ' In Emri Üzerine Hz. Nuh Bir Gemi İnşasına Başladı. Tabii Hz. Nuh , Marangoz Değildi. Geminin De Nasıl Yapılacağını Bilmiyordu. Hz. Cebrail Geldi, Ona:
" Allah ' In Selamı Var Sana Ey Nuh", Dedi. " Bir Güvercin Yakala Ve Kemiklerini Kırmaksızın Etini Ye." 
Hz. Nuh Söylenileni Yaptı. Hz. Cebrail Ona Güvercinin Göğsünü Gösterdi Ve Dedi:
"Ey Nuh! Suda Kolay Yüzmesi İçin Geminin Altı İşte Böyle Yapılacaktır."
Geminin İnşası İlerliyordu. Hz. Cebrail Sık Sık Gelerek Hz. Nuh ' A Bilmediklerini Öğretiyordu. Geminin Gövdesi Meydana Çıkmaya Başlayınca Kavmi Onunla Alay Etmeye Başladılar. Her Biri Bir Söz Söylüyordu:
" Önceden Peygamberim Diyordun. Şimdi De Marangozculuğamı Başladın ? " 
"Bizim Bildiğimiz Gemi Denizde Yüzer. Sen Gemini Karada Mı Yüzdüreceksin ? Bu Ne Şaşkınlık A İhtiyar ? " Diyerek Gülüşüyorlardı. Allah ' In Peygamberi De Onlara:
"Ey Kavmim, Kısa Zaman Sonra Buralar Deniz Olacak. Bizler Bu Gemi İle Kurtulacağız. Sizler İse Boğulacaksınız. Kimin Haklı Kimin Haksız Olduğunu Göreceksiniz Ama Pişmanlığınız Size Fayda Vermeyecektir." Diyordu.
Hz. Nuh İki Yıl Gibi Bir Zamanda Gemisini Tamamladı. Allah ' In Emir Saati Yaklaşınca, Peygamberine Emir Verdi:
" Ey Nuh! Her Mahlükattan Birer Çiftini Gemine Al Ve Sana İman Edenleri De Artık Gemine Çağır. Çünkü Allah ' In Azabı Yaklaşmıştır."


Hz. Nuh Söylenileni Yaptı. Vahşi Hayvanları Geminin En Alt Katına Koydu. İkinci Katına Ehli Hayvanları Aldı.
Üçüncü Katına İse Erzaklarını, Kendisine İman Eden Müminleri Aldı. Gemiye Binen Müminlerin Sayısı Seksen Kadardı.
Erkek  Ve Kadın Karışık Olarak Mı Seksen Kişiydi ?
Yoksa Hane Olarakmı 80 ' Di ? Bu Nokta Tefsir Alimlerince İhtilaflıdır. Doğrusu, Gemiye Binenlerin 80 Hane Olmasıdır. Kadınları Ve Çocukları İle Bu Nufüs Bu Sayının Birkaç Katına Çıkmaktadır.
Hz.Nuh ' Un Hanımı Vaile İle Oğlu Kenan Gemiye Binmeyi Kabul Etmemişlerdi.
Müminlerin Tamamı Gemiye Bindikten Sonra Gök Gürledi. Şimşek Çaktı Ve Şiddetli Yağmurlar Yağmaya Başladı. Topraktan Da Sular Kaynamaya Başladı.


Gemi, Tamamen Suyun İçinde Kalmış Ve Yavaş Yavaş Yüzmeye Başlamıştı.
Gemi Yaptığı İçin Allah ' In Peygamberi İle Alay Edenler Şimdi Geminin Yüzdüğünü Görüyorlardı. Bu Durum Karşısında Ne Yapacaklarını Şaşırmışlardı. Bir Kısmı Sulardan Kurtulmak İçin Yükseklere Kaçıyorlardı. Bir Kısmı Da Hala: " Acaba Bu İşin Sonu Ne Olacak!" Diyerek Yağmura Rağmen Gemiyi Seyre Koyulmuşlardı.
Hz.Nuh Oğlu Kenan Da Gemiyi Ve Gemideki Babasını Seyredenlerin Arasındaydı. Gemi Onun Oldukça Yakınında Bulunuyordu. Hz. Nuh Babalık Şefkati İle Oğluna Bağrıyor:
" Yavrucuğum, Gel Gemiye Bin, Kafirlerden Olma!"
Oğlu Buna Karşı Şöyle Diyordu:
" Ben Dağlara Tırmanırım. Dağlar Beni Sulardan Korur."
"Yavrum, Bugün Allah ' In Azap Günüdür. O ' Nun Emrinden Kurtuluş Yoktur. Yalnız O ' Nun Acıdığı Kullar Kurtulabilirler. Sen De Bizim Aramıza Katıl Ve Kurtulanlardan Ol !" dedi.


Kenan Babasına Bir Şeyler Daha Söylemek İstiyordu. Fakat Muvaffak Olamadı. Çünkü O Sözlerini Bitirmeden Araya Giren Dalgalar Onu Sürükleyi Verdi. Yüksek Dağlara Tırmanarak Kurtulmak İsteyen Bu Asi Evlat, Tufanın İlk Gününde Boğulanlardan Olmuştu...
Evet Allah ' In Emri Tamam Olup Kafirlerin Helakinden Sonra Sular Çekildi. Gökyüzü Açıldı.


Hz.Nuh Ve Onun Ümmeti, Rivayetlere Göre Altı Ay Kadar Suların Üzerinde Çalkalandıktan Sonra, Bugünkü Musul Civarındaki Cudi Dağı ' Nda Karaya Çıktılar. Bundan Sonra Oralara Yerleştiler.
Dünya Üzerindeki İnsan Nesli, Yeniden Bu Mümin Kişilerin Soyundan Ve Hz. Nuh Un Üç Oğlundan Üremiştir.
Onun İçindir Ki, Hz. Nuh ' A " İkinci Adem" De Denilmektedir.

Read more: http://www.forumyokyok.com/peygamberlerin-mucizeleri/hz-nuh-ve-mucizeleri-t11376.0.html#ixzz2UrhN0NdS 
Kaynak: Forumyokyok.com 
HZ.SALİH(a.s)MUCİZESİ
1. Kayadan deve çıkartması.

2. Sâlih aleyhisselamın kavminin bulundukları yerde hamt denilen meyvesiz ağaçlardan başka ağaç yoktu. “Hak peygambersen, bu ağaçlar meyve versin!” diye kendisine mucize teklifinde bulundular. Sâlih aleyhisselam dua edince, bu ağaçların hepsi çeşit çeşit meyveler verdi.

3. Sâlih aleyhisselamın duası bereketiyle büyük taştan su çıkmıştır.

4. Sâlih aleyhisselamın çadırına ateş tesir etmemiştir. Şöyle ki, kavmi koyuncu idi. Senenin bâzı aylarını sahralarda, yaylalarda çadır kurarak geçirirlerdi. Îmân etmeyenlerden biri, gizlice Sâlih aleyhisselamın çadırını ateşe verince, çadır yanmağa başladı. Bunun üzerine kavminden kâfir olanlar; “Hak peygamber isen, çadırındaki yangını söndür!” diye alay etmeye, eğlenmeye başladılar. Hazret-i Sâlih, yangının sönmesi için dua edince, kendi çadırı kurtulup, ateş kâfirlerin çadırlarına geçti ve hiçbir çadır kalmayıp, içindeki eşyâlarla berâber, yanıp kül oldu




HZ.SÜLEYMAN(a.s)MUCİZESİ

(Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden. Dâvûd aleyhisselâmin ogludur. Yâkûb aleyhisselâmin neslindendir.)

•Sebe sûresi on ikici âyetinde bildirildigi üzere, rüzgârlar emri altindaydi.

•Süleymân aleyhisselâm denizi geçmek istedigi zaman, suyu çekilerek yol açalir, geçtikten sonra yine kapanirdi.

•Âyet-i kerimede bildirildigi üzere, bütün cinniler emrindeydi. Ne zaman istese, kendisine, büyük büyük köskler, sûretler, çanaklar, sâbit çömlekler, tencereler yaparlardi.

•Süleymân aleyhisselâmin bir mührü vardi. Üzerinde ism-i âzam duâsi yaziliydi. O duâ ile her istedigi kolay olurdu.

•Karincalara varincaya kadar her hayvanin sesini isitir, dillerini anlardi.

•Nereye gitmek istese, rüzgâr emride oldugindan, kürsüsünü kaldirir, kürsüsünü berâberinde götürürdü.

•Cinniler vâsitasiyla denizdeki incileri, cevherleri yerde bulunan defineleri bilirdi. Kendisine Allahü teâlâ tarafindan bildirilmeyen birsey yoktu.

•Neml Vâdisinde, maiyetiyle berâber bir dag üzerine konup, kaldigi esnâda o dagin yesillik, çimenlik olmasi için, mübârek ellerine bir miktar su alip, avucuyla o daga serpti. Derhâl dagin üzeri çayirlik çimenlik oluverdi.

•Süleymân aleyhisselâm bir yere gittigi vakit, berâberinde duvarlar da giderdi.









HZ.ŞUAYP(a.s)MUCİZESİ
(Medyen ve Eyke ahâlisine gönderilen peygamber.)
•Hazret-i Suayb'in duâsi bereketiyle, koyunlardan dogmus siyah kuzularin hepsi beyaz olmustur.

•Hazret-i Suayb'in duâsi bereketiyle taslar toprak olmustu. Söyle ki: Medyen kasabasi daglik, taslik bir yer oldugundan: ''Hak peygamber iseniz, duâ ediniz, su daglar kalkip, yerimiz genis olsun.'' diye teklif etmislerdi. Suayb aleyhisselâm duâ edince, cenâb-i hak duâsini kabul edip, elini o dag ve taslar üzerine koy, diye emreyledi. Elini koyunca hepsi toprak oluverdi.

•Suayb aleyhisselâmin duâsi bereketiyle Medyen'de bâzi taslar koyun olmustur. Söyle ki, kendilerinin hiç koyunu olmadigi için kavmi, bizim koyunlarimizi elimizden almak için Suayb buraya gelmistir diye söz etmislerdi. Hazret-i Suayb bunu isitince, çok üzülüp, kendinin de koyunu olmasi için cenâb-i hakka duâ eyledi. Cenâb-i Hak duâsini kabul edip, orada bulunan taslara eliyle isâret etmesini emreyledi. Hazret-i Suayb isâret ettigi anda o taslar koyun oluverdi. Bu sûretle koyunlari kavminin koyunundan birkaç misli fazla oldu. O koyunlari sekiz, yâhut on sene hazret-i Mûsâ'ya güttürüp, kizini da ona verdigi meshurdur.

•Hazret-i Suayb, bir yerin taslari etrâfinda dönünce, o taslar hemen bakir olup, ahâli bununla pek zengin olmustur.

•Hazret-i Suayb'in duâsi bereketiyle kum tepeleri yerinden kalkmistir.

•Hazret-i Suayb, bir daga çikmak istedigi zaman, dag âdeta devenin oturup kalktigi gibi, Suayb aleyhisselâm çikincaya kadar küçülür, çiktiktan sonra evvelki hâli gibi büyük bir dag olurdu.





HZ.YAHYA(a.s)MUCİZESİ

(Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden. Zekeriyyâ aleyhisselâmin ogludur. Annesinin ismi Elisa olup, Imran'in kiziydi. Hiristiyanlar Elizabeth diyorlar.)

•Tasin dile gelmesi: Isrâilogullari, Yahûdi hükümdâri Birinci Herod'un emri üzerine Yahyâ aleyhisselâmi sehit etmek için ariyorlardi. Bu haberi duyan Yahyâ aleyhisselâm onlardan uzaklasiyordu. Bu sirada bir kaya dile geldi: ''Ey Allahin peygamberi! Bana gel!'' Yahyâ aleyhisselâm kayaya yaklastigi zaman içinin kovan gibi oyulmus oldugunu gördü. O tasin içine girdi. Yahyâ aleyhisselâmi sehit etmek üzere arayan kâfirler o kayaya yaklastiklari zaman, o kayadan kâfirlerin üzerine oklar atilmaya baslandi. Bu durumu gören Yahûdiler geriye dönüp kaçtilar.

•Gündüz vakti yildiz göstermesi: Yahyâ aleyhisselâm peygamber olarak vazifelendirilip Sam'a geldikten sonra insanlar ona; ''Hakikaten peygambersen, bize gündüz gözü ile yildizi göster.'' dediler. Insanlarin bu istegi üzerine Yahyâ aleyhisselâm duâ edip gündüz günesin çevresindeki yildizlar görünmeye basladi. Kur'ân-i kerimde Âl-i imrân, Meryem ve Enbiyâ sûrelerinde Yahyâ aleyhisselâmdan bahsedilmektedir.












HZ.YAKUP(a.s)MUCİZESİ

(Ken'an diyârinda, yâni Fenike denilen sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye'nin bir kismindan ibâret olan bölgede yasayan insanlara gönderilen peygamber.)

•Duâsi bereketiyle bir koyunun karnindan dört kuzu dogmustu. Bir kavim gelip, Ey Allah'in peygamberi, geçen sene koyunlarimiz hiç dogurmadi. Cenâb-i Hakka duâ ediniz, hem bu seneki, hem degeçen seneki kuzulari birden versin, diye ricâ ettiler. Yâkûb aleyhisselâm duâ edince, her bir koyundan dörder tâne dogmak sûretiyle koyunlari çogaldi.

•Sesi sürekli olup, üç konaklik yerden bile duyulurdu. Düsman askerine bagirdigi zaman korkularindan hep kaçarlardi.

•Hazret-i Yâkûb'un attigi sey, pek uzaklara giderdi. Ogullarini Amâlika kavmiyle muhârebeye gönderince, muhâbere esnâsinda Yehûda adli oglunun, süngü ve mizrakla silâhi parçalanmisti. Yehûda, silâhim kirildi babacigim, bir silâh gönderiniz, diye seslendigi anda, hazret-i Yâkûb isitip, bir dag basindan önceki gibi bir silâh atti ve seslendi. Yehûda sesini isitip, silâhi aldi ve hemen düsmana saldirdi ve gâlip geldi. Halbuki aralarinda 360km'lik mesâfe vardi.

•Yâkûb aleyhisselâmin duâsi bereketiyle büyük ve küçük daglar yerlerinden kalkmislardir. Ken'an ahâlisini dine dâvet ettigi vakit, orada bulunup, yörenin iki tarafini darlastiran daglarin baska yere naklolunmasiyla, yerlerinin genis bir saha olmasini istemislerdi. Yâkûb aleyhisselâm duâ edince, murâdlari hâsil olup, yerleri genis ve düzlük olup havasi da gâyet güzel olarak Hicaz'da en güzel yer olarak taninmistir.

•Ken'an ahâlisini imâna davet ettigi vakit, oturduklari yerlerde bulunan daglik ve taslik yerlerin, bütün tepe vetaslarin toprak olmasini teklif etmislerdi. Yâkûb aleyhisselâm duâ edince, diledilkeri gibi olmustur.

•Vahsi Kurtlarla Konusup Hz.Yusufun Kurtlarin öldürmedigini haberdar olmustur.

•Hz.Azrail bir insan seklinde gelip Hz.Yakub'a, Oglu Hz.Yusuf'u Ölü Diyarinde aramamasini söylemistir.

•Ak Düsen Gözleri oglu Hz.Yusuf Sayesinde, Allah'in izni ile Gözleri acilmistir.

•Cok uzun bir mesafeden Hz.Yusuf'un Kokusunu almistir











HZ.YUNUS(a.s)MUCİZESİ

(Musul yakinlarindaki Nineve (Ninova) ahâlisine gönderilen peygamber. Babasi Metâ adinda bir zât olup sâlih kimselerdendi.)

•Yûnus aleyhisselâm, Kur'ân-i kerimde bildirildigi üzere baligin karninda üç, yedi veya kirk gün yasamistir.

•Yûnus aleyhisselâmin duâsi bereketiyle bulutlardan ates çikardi. Bir gün Nineve ve ahâlisi kendisinden bulutlardan ates çikarilmasini istediklerinde duâ etti ve bulutlardan ates düsüp memleketin bir bölgesindeki agaçlari yakti.

•Yûnus aleyhisselâmin duâsi bereketiyle dagdan su çikmistir.

•Yûnus aleyhisselâmin peygamberligine bir keler sehâdet etmisti. Nineviler Yûnus aleyhisselâmdan mûcize isteyince, Allahü teâlânin emriyle daga isâret etti. Dagdan çikan bir keler dile gelerek; ''Ey insanlar! Biliniz ki, Yûnus Hak peygamberdir. Sizi Cennet'e, Rabbinizin magfiretine devam ediyor.'' dedi.

•Yûnus aleyhisselâm Nineve hâkimini imâna dâvet etti. O zaman Hâkim; ''Kapimda bulunan su demir halka altin olursa imân ederim.'' dedi. Yûnus aleyhisselâm Allahü teâlânin emriyle elini kapinin halkasina koydu. Demir halka altin hâline geldi.

•Yûnus aleyhisselâm odun olmadigi halde su üstünde ates yakmistir.

•Yûnus aleyhisselâm, Dâvûd aleyhisselâm gibi güzel sesli oldugundan, tatli sesli vahsi ve yirtici hayvanlara da tesir eder, onu dinlemek için etrâfinda toplanirlardi.


HZ.YUSUF(a.s)MUCİZESİ

(Misir ahâlisine gönderilen peygamber. Yakub aleyhisselamin ogludur. Annesinin ismi Râhil’dir.)
•Hazret-i Yusuf’un konusmasi pek sirin, çok tatli oldugu için, herkesin kalbi ona meylederdi. Onun tatli sözleri karsisinda îmân eden pekçoktu.

•Hazret-i Yusuf’un yüzü günes gibi nûrluydu. Hattâ bir kimse yüzüne bakmak istese, hemen gözlerini çevirmeye mecbur olurdu. Bu nûrun tesiriyle, yâni baskasina sirâyetiyle huzûruna getirilen âmânin hemen gözleri görmeye baslamisti.

•Yusuf aleyhisselamin duasi bereketiyle agaçlarin yapraklarindan güzel kumas olmustu. Huzûruna bir büyük kisi gelmis, su gördügümüz agaçlarin yapraklari birbiriyle birlesip güzel kumas olsun, diye mucize teklifinde bulunmustu. Hazret-i Yusuf öyle dua edince, kiymet biçilmez bir kumas olmustur.

•Ölüm döseyinde olan bir yasli yatalak adami Allah'in izni ile sifa vermistir.

•Hz.Yusufun Duasi ile Yasli bir Kadini genc ve Güzel Hale getirmistir

•Hz.Yusuf'a Iftira atildiginda sahitlik olarak Allah'in izni ile kücük bir bebegi dile getirmistir.





HZ.YUSA(a.s)MUCİZESİ


Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden.Yûsuf aleyhisselâmin neslinden gelen Nûn'un ogludur. Annesi Mûsâ aleyhisselâmin kizkardesidir.)

•Yûsâ aleyhisselâm, Eriha'yi fethetmek üzere Isrâilogullarini topladi. Yolculuk esnâsinda Seria (Ürdün) Nehrinin sulari çok oldugu için geçemediler. Nehrin üzerinde köprü de yoktu. Yûsâ aleyhisselâm duâ edince Seria Nehrinden bir yol açildi. Isrâilogullari o yoldan geçtikten sonra sular tekrar eskisi gibi akmaya devâm etti.

•Bir sehrin fethi esnâsinda kusatma uzun sürmüstü. Bütün çalismalara ragmen surlarda gedik açilmamisti. Yûsâ aleyhisselâm duâ etti. Allahü teâlânin kudretiyle yer sarsilip kalenin surlari yikildi. Yûsâ aleyhisselâm ve ona inananlar sehre girip fethettiler.

•Yûsâ aleyhisselâm Kudüs sehrini fethetmek için muhâsara etti. Bir cumâ günü aksam üzeri günes batarken, günesin bir müddet daha batmamasi için Allahü teâlâya yalvardi: ''Ey Allah'im! Günesi geri al!'' diye duâ etti. Allahü teâlânin emri ve takdiri ile batmak üzere olan günes yükseldi. Bir müddet daha gündüz devâm edip Kudüs fethedildikten sonra batti.











Hz.Zekeriyya(a.s) Mucizesi

(Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden.Soyu Süleymân aleyhisselâma ulasir. Yahyâ aleyhisselâmin babasidir.)

•Kalemleri, kendi kendine Tevrât'i yazardi. Zekeriyyâ aleyhisselâm Beyt-i Makdis'te maiyyetinde yetmis kisi oldugu halde Tevrât yazarlardi. Yahûdilerin biri gelip; ''Hak peygamber olsaydin, elinde Tevrât yazmaya muhtâç olmazdin; sen de elinle yaziyorsun, emrindekilerle aranizda hiçbir fark görmüyorum.'' diye konustu. Hazret-i Zekeriyyâ bu söze çok üzüldü ve meraklandi. Cebrâil aleyhisselâm gelip: ''Ey Zekeriyyâ, buradan kalkiniz! Kaleminize emr ediniz, kendi kendine yazsin!'' dedi. Zekeriyyâ kalkip, emr edince, kalem istenen seyi yazmaya basladi. O saatte kalem on iki sûre yazdi. Bu mûcize ile birçok kimse imân etti.

•Zekeriyyâ aleyhisselâm hazret-i Meryem'i terbiyesi altina aldigi vakit, yazilmasi lâzim gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasiz yazmislardir.

•Kur'ân-i kerimde bildirildigi gibi, Zekeriyyâ aleyhisselâm ve Beyt-i Mukaddes hademe ve kayyimlerden yirmi dokuz kisi arasinda hazret-i Meryem'in kefâleti hakkinda meydana çikan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmislarken, yanliz Zekeriyyâ aleyhisselâmin kalemi suyun üzerinde dikilmis kalmistir.

•Agaçlar, Zekeriyyâ aleyhisselâmla konusurlardi. Yahûdilerden bir tâife kendisini sehit etmek üzere arastirirlarken, kendileri de onlardan kaçtigi vakit, bir agaç; ''Ey Allahin peygamberi, gel bende gizlen seni ben muhâfaza ederim'' diye dile gelmisti.

•Zekeriyyâ aleyhisselâm su üzerinde yürür ve mübârek ayaklari islanmazdi. Kendisi için suda yürümekle, karada yürümek arasinda fark yoktu.

•Zekeriyyâ aleyhisselâmdan mûcize istendigi vakitte, yakinlarindaki agaçlara mübârek eliyle isâret etmis, hemen agaçlar, köklerinden kopup, önlerine gelip kalmislardir.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder