Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Mucizeleri
1) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in En Büyük Mucizesi Kur’an’dır
2) Ayın Yarılması
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.”
Kamer 1
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle tahdis etti:
“Mekke ehli Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den bir mucize göstermesini istediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de kendilerine ayın ikiye bölünmesini gösterdi.”
Buhari 3404, Müslim 2802/46
3) İsra ve Mi’rac Hadiseleri
İsra, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bir gece Mekke’den alınıp Kudüs’e götürülmesi, Mi’rac ise oradan ruh ve bedeni ile semaya yükseltilmesidir. Her iki olay da Kur’an’da bahsi geçen İsra Gecesi’nde olmuştur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu Mescid-i Haram’dan (alıp), çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren (Allah) noksan sıfatlardan münezzehtir…”
İsra 1
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mescid-i Aksa’ya getirildikten sonra semaya yükseltildi, yedinci kat semaya kadar çıktı. Sonra bundan da öteye, Allah’ın dilediği yere kadar götürüldü ki burası, Sidretü’l-Münteha’nın ve Cennetü’l-Me’va’nın yanındadır.
Allah-u Teâlâ dilediği şeylerle ona ikramda bulundu, onunla konuştu ve beş vakit namazı ümmetine orada aracısız olarak farz kıldı. Cennete girdi, bazı nimetleri gördü. Cehenneme girdi. Melekleri ve Cebrail (Aleyhisselam)’ı asli suretiyle gördü.
Bütün bunlar baş gözüyle gördüğü gerçek şeylerdi. Sonra Beytü’l-Makdis’e indi, diğer nebilere imam oldu ve namaz kıldırdı. Daha sonra da tan yeri ağarmadan ve yatağı henüz soğumadan Mekke’ye döndü.
Müslim 162/259, Buhari 3635
Bütün bunlar o yüce Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir ta’zim, onu diğer şerefli nebilerden (Aleyhimu’s-Selam) daha büyük bir şerefe nail etmek ve onun makamının yüce ve herkesin üstünde olduğunu açıkça ortaya koymak için gerçekleştirildi, Allah-u a’lem.
4) Hicret Esnasındaki Olaylar
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile iki yol arkadaşı Ebu Bekir ve Amir bin Fuheyre (Radiyallahu Anhuma)’yı takip eden Suraka bin Malik’in atının iki kere yere kapaklanması, en sonunda da ön ayaklarının kuru ve sert bir zemine batması.
Buhari 3662
Ümmü Mabed isimli kadının, zayıflığından dolayı yayılmaya bile gidemeyen dişi kuzusundan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in memelerini sıvazlayarak bolca süt sağması.
Bezzar Keşfu’l-Estar 2/103, Heysemi 6/85, Begavi, Taberani, Hakim, Beyhaki
5) Birkaç Kez Suyun Çoğalması
Suyun çok az bulunduğu birçok kereler Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in parmaklarının arasından su fışkırması neticesinde onlarca ve yüzlerce kişinin suya kanacak kadar içmeleri ve ondan abdest almaları.
Buhari 3353, 3359, Müslim 2279/4, 7
Hudeybiye’de suyu çekilmiş bir kuyudan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bereketiyle 1.400 sahabenin ve ilaveten bineklerinin kana kana su içmeleri.
Buhari 3356
6) Birkaç Kişilik Yemeğin Bir Bölüğe Yetmesi
Ebu Talha (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sesinin açlıktan dolayı zayıf çıktığını fark edince eşi Ümmü Süleym (Radiyallahu Anha)’ya bunu anlattı ve yiyecek olarak neyi varsa çıkarmasını istedi. Birkaç parça ekmek ile biraz yağ karıştırıldı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu yiyecek hakkında dua etti ve neticede birkaç kişiye ancak yetecek bu katıkla 70 ya da 80 kişi doydular.
Buhari 3358
7) Eksilmeyen Hurma Yığınları
Abdullah bin Amr bin Haram (Radiyallahu Anh) Uhud’da şehit düştüğünde arkasında oldukça yüklü borç bırakmıştı. Oğlu Cabir (Radiyallahu Anhuma) hurmanın hasadı vaktinde alacaklıların baskısından dolayı Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den aracı olmasını istedi. Çünkü biliyordu ki, bu ürün babasının borçlarını kapatmazdı. Hurmalar birkaç yığın olarak toplandı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yığınların etrafında dolaşarak dua etti ve yanlarına oturdu. Borç tamamen ödendiğinde yığınlardan hiçbir şey eksilmemiş gibiydi.
Buhari 2630, 3360
8) İnleyip Feryat Eden Kütük
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), hutbe irad etmek istediğinde mescitte bulunan bir hurma kütüğüne dayanırdı. Ona bir minber yapıldı, Cuma hutbesi için minbere çıkınca o kütük parçası bir çocuk gibi feryat etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) minberden inip onu kucaklayarak teskin ettiğinde kütük susturulan bir çocuk gibi hafif hafif inliyordu.
Buhari 3364, 3365, Tirmizi 3868
9) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Yanına Gelen Hurma Salkımı
“Bir çöl bedevisi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Senin Nebi olduğunu nereden bileyim? deyince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Şu hurma salkımını çağırsam Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik eder misin?’ diye sordu.
Bunun üzerine salkım, ağaçtan indi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldi, sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:
−‘Dön!’ diye emretti, o da yerine döndü.”
Tirmizi 3869, Ahmed 1/223, 1954, Darimi 1/111
10) Şam Yolunda Olan Hadiseler
Nübüvvetten önce Ebu Talib, yeğeni ile Şam’a ticaret için yola çıktığında, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e secde etmedik tek bir taş ve ağaç kalmamıştı.
Rahibin yanında mola verdiklerinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), üzerinde kendisini gölgelendiren bir bulut olduğu halde geldi. Cemaate yaklaştığında ağacın gölgesini kaplamış olduklarını gördü ve kenara oturdu. Bunun üzerine ağacın gölgesi onun üzerine kaydı ve onu gölgelendirmeye başladı.
Tirmizi 3861, Beyhaki Delailü’n-Nübüvve 2/24, 25
11) Selam Veren Taş
Nübüvvetten önce Mekke’de, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e selam veren bir taş vardı.
Müslim 2277/2, Tirmizi 3865, Darimi 1/108
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bu ve benzeri mucizeleri oldukça fazladır. Daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler bu hususta yazılmış kitaplara ve hadis kitaplarının ‘Menkıbeler ve Faziletler’ bölümüne müracaat edebilirler
HZ.ADEM(a.s)MUCİZESİ
1.İlk Yaratılan, Vahye İlk Muhatap Olması
4.Ağaçların Yürümesi
H.z Adem yine Kabil soyundan gelen bir kabileye uğramıştı.
7. Ellerinin Ateşten Etkilenmemesi
HZ.ADEM(a.s)MUCİZESİ
1.İlk Yaratılan, Vahye İlk Muhatap Olması
Hz adem in peygamberlik görevi sırasında kendisine birçok
mucize verilmiştir.Fakat onun ilk mucizesi,insanların arasında değil de
meleklerin arasında meydana gelmiştir.Bu da yaratıldıktan hemen sonra olmuştur.
Allah H.z Adem i yaratacagını ve ona halifelik verecegini
meleklerine bildirmiştir yeryüzünde allahın kanunlarını koyacagı ve emirlerini
yürütecegi icin kendisine bu isim ve sıfat verilmişti.
<<"Ey Adem bunların neler oldugunu,isimleri ile
birlikte meleklere tek tek söyle,haber ver de
öğrensinler.">>(Bakara, 33)
Mucize başkalarının aynısını yapmaktan aciz bulundugu bir
hal bir harika demektir.H.z Adem de burada Allah ın yardımı ile meleklerin
yapmaktan aciz oldugu bir işi yapmıştır.Bu ona verilmiş ilk mucizedir.
2. Hayvanlarla Konuşması
H.z Adem, çoğalan kabilelerin arasında sık sık dolaşır
allahın emir ve yasaklarını onlara anlatırdı.Bu onun hem atalık hemde
peygamberlik vazifesinin gereği idi.
Bir defasında yine onlardan bir kabileye uğradı ve hallerini
sordu Onlar da ormanlarda yaşayan vahşi hayvanlardan şikayet ettiler ve;
"Ey Allah ın eşçisi,bu güne kadar bu hayvanlar bu kadar
azgın değildiler. Şimdi hem canımıza saldırıyorlar hemde malımıza! Biz azgın
hayvanlarla başa Çıkamıyoruz.
Bu azgınlıklarının sebebi nedir,Bilemiyoruz?" Dediler.
Bunun üzerine H.z Adem, yakınlarındaki bir tepenin üzerine
çıktı Kendisine mahsus gür sesiyle haykırdı.
"Ey hayvanlar",dedi. "Bu kabilede yaşayan
insanların hepsi benim evladım, benim neslimdir.Neden bunlara
saldırıyorsunuz?Neden eziyet ediyorsunuz?Bakınız sizden şikayet
ediyorlar."
Onun huzurunda toplanan vahşi hayvanlar insan gibi ve
herkesin anlayacagı bir dilde konustular.Hep bir ağızdan:
"Ey Nebi", dediler:"Bu İnsanların arasında
gıybet ve dedikodu belirdi.Bu kötü ahlaklarından dolayı da Allah, bizi onların
üzerine musallat kıldı. Tövbe etmedikçe bizim şerrimizden
kurtulamayacaklardır."
Hayvanların konusmalarını kadınlı erkekli bütün kabile
haklına duyurdular . Hayret ve şiddetle ürperdiler.
Bunun üzerine H.z Adem onlara;
"Ey evlatlarım", buyurdu: "Hepiniz gıybet ve
dedikodudan tövbekar olunuz. Allah ın af ve mağrifetini isteyiniz .Aynı zamanda
birbirinize haklarınızı helal ediniz. Çünkü gıybet ve dedikodu,aynı zamanda kul
hakkı vardır."
Onlarda bu günahlarına tövbe ettiler ve vahşi hayvanların
saldırılarından kurtuldular.
3. Taştan Su Fışkırması
H.z Adem in zürriyeti kendi hayatındaki iken alabildigine
çoğalmıştı. Hatta her evladından meydana gelen nesileer birer köy ve kabile haline
gelmişti.
Bu kabileler arasında Allah tan yüz çevirenler oldu.
Uzun yıllar dinden ve imandan ayrı yaşadılar. Aradangeçen
bir müddetten sonra Allah tan şu emri aldı:
"Kabile evlatlarını yeniden islam a davet et,imana
çağır."
Allah tan bu emri alan H.z Adem, onların yanına gitti. Ve
onlara uzun uzun nasihatlerde bulundu.Fakat bu nasihatler onlara tesir
etmiyordu.
Nihayet onlar H.z Adem den bir mucize istediler :
"Eğer gercekten peygamber isen ve sözlerini Allah tan
alarak söylüyorsan bize bir mucize göster de sana inanalım" dediler.H.z
Adem de onlara:
"Ne gibi bir mucize görmek istiyorsunuz?"diye
sordu Onlarda:
"Şu kayadan su çıkarmanı isiyoruz."dediler.
Bunun üzerine H.z Adem, elini gösterilen taşa
dokundurdu.Onun elinin dokundugu yerden büyük ve oldukca tatlı bir su kaynagı
fıskırmaya basladı bütün kabile bu sudan ictiler.
Bu mucizeyi görenler iman ettiler ve artık İslam a baglı
olarak yasadılar
4.Ağaçların Yürümesi
H.z Adem yine Kabil soyundan gelen bir kabileye uğramıştı.
Bunlarında yollarını sapıttıgını ve Allahın dininden
uzaklaştıgını gördü.
Onlara nasihat ederek islam a çağırdı.Onlar, bu daveti kabul
edecekleri yerde inatlaştılar.
Kendi ataları oldugu halde bu muhterem peygamber ile alay
olsun diye:
"Eğer senin sözlerin hak ve Allah tarafından ise,şu
ağaçlara emredin. Yerlerinden kalkıp buraya gelsinler!"dediler.
Onların bu teklifi karşısında kalan Allahın peygamberi
ellerini semaya kaldırarak dua etti. Allah ın yardımını istedi. Allah ,Derhal
onun yanına Cebrail i Gönderdi. Cebrail ona:
"Allah ın selamı var sana ey Adem."dedi. "O
nun en güzel isimlerini zikrederek ağaçlara dokun, muradın hasıl
olacaktır."
H.z Adem söyleneni yaptı Eli ile ağaçlara birer birer dokundu Onun dokundugu her ağaç kökünü topraktan cıkartarak diger insanların yanlarına geldiler. Sanki önceden topraktan çıkmamışlar gibi oldugu yere dikilip kaldılar.
H.z Adem söyleneni yaptı Eli ile ağaçlara birer birer dokundu Onun dokundugu her ağaç kökünü topraktan cıkartarak diger insanların yanlarına geldiler. Sanki önceden topraktan çıkmamışlar gibi oldugu yere dikilip kaldılar.
Bu büyü mucizeyi gören insanların hepsi de H.z Adem in elini
öperek özür dilediler ve bundan sonra hepten İslam a baglı olarak yasadılar.
5.Elinde Küçük Taşların Tespih Etmesi
H.z Adem den ne zaman bir mucize isteyen olsa ellerine kücük
taslar alırdı taslar onun elinde;
"Allah ı hamd ederek onu tespih ediyoruz. Allahın ın
her türlü eksik sıfatlardan münezzeh oldugunu tasdik ve ikrar
ediyoruz."diyerek tespih ediyorlardı.
Taşların okudukları tespihleri, mucize isteyen bütün
insanlar duyuyorlardı.
Keza Allah, Kur an-ı Kerim de şöyle seslenmiştir.
"YEDİ GÖKLER VE YERLER VE BU İKİSİNDE BULUNAN CANLI VE
CANSIZ HER ŞEY ALLAH I TESPİH ETMEKTEDİR. VE (CANLI CANSIZ) HİCBİR ŞEY YOKTUR
Kİ O NU TENZİH VE ONA HAMD ETMİŞ OLMASIN.
FAKAT SİZ ONLARIN TESPİHLERİNİ ANLAYAMAZSINIZ.ÇÜNKÜ O ALLAH, HALİM VE
GAFURDUR.>>
Halim, günah için nimetlerini kesmyen ve kullarına karşı çok
yumuşak davranan demektir. Allah, kuluna ceza vermekte acele etmez. Onların
tövbe ve istiğfar etmelerini bekler.
Gafur, günahları örten ve layık olanlardan cezayı ve
neticelerini gideren demektir. Bunlar
Allah ın en güzel isimlerindendir.
Sözün özü şudur ki, taşların zaten zikir ve tespihleri
mevcuttur. Ne varki, insanlar bunu duymamakta ve anlayamamaktadır.H.z Adem
zaten mevcut olan bu zikir ve tespihleri, insanların anlayacagı şekle koyarak
onlara duyuruyordu. Bunu görenler ona sağlam bir şekilde inanıyorlar ve bir
daha imanlarından kopmuyorlardı...
6. Ekinlerin Aynı Gün İçinde Mahsul Vermesi
H.z Adem in yeryüzünde ilk işi ziraat olmuştur. Toprağı ilk
eken ve biçen zat kendileridir. Kendi evlat ve zürriyetine de geöim sıkıntısı
çekmemeleri için topragı işlemeyi öğretiyordu. Onlara yardım için de topragın
nasıl sürüldügünü tohumun nasıl ekilip bicildigini gösteriyordu.
Onun elleri ile topraga ektiği tohumlar bir gün içinde
yetişiyor,Mahsul veriyor, Biçiliyor ve dövülüyordu.
Mahsul:Ürün demektir.
7. Ellerinin Ateşten Etkilenmemesi
Bir keresinde, insanların ilk atası H.z Adem bütün
evlatlarını, topluca yemeğe davet etmişlerdi. Kendi zürriyetinin bir arada
bulunması elbette ki her babaya huzur ve saadet verir. H.z Adem de
eevlatlarının yanında bu saadeti ve huzuru hissetmişti.
Yemekten sonra onun evlatları sevgili babalarından bir
mucize görmek istediklerini söylediler. Çünkü onlar hem babalarının üstünlüğünü
göreceklerdi hem de bu üstünlüğü kendilerinden sonra gelecek evlatlarına
anlatacaklardı.
Bunun üzerine H.z Adem, gülümsedi. Sonra da H.z Havva ya
yardım etmek niyeti ile yerinden kalktı. Onun yemekleri hazırlamakta oldugu
ocaga sokuldu elleri ile yanmakta olan ocagı karıstırdı.
Sonra da ateşin bir miktarını mübarek ellerine alarak
evlatlarına gösterdi:
"Ey yavrularım", dedi. "Allah ın gücü bundan
ilerisine de yeter!"
Kendi evlatlarına, Bir Peygamberin elinin ateşten müteessir
olmayacagını ve yanmayacagını ispat etmiş oldu.
8. Taşları Yürütmesi
H.z Adem in Dünyaya gelen ilk erkek çocugu kabil olmuştu.
Onun ikiz kız kardeşinin adı İklima idi. İkinci Batında doğan çocuğunun adı ise
Habil di. Onun ikiz kız kardeşinin adı ise Lebuda idi.
Kabil ve kardeşi Habil büyüdüler ve evlenme çağına geldiler.
Allah ın emri gereğince H.z Adem, onları evlendirmek istedi. Habil, İklima ile
Kabil de Lebuda ile evlenecekti. Oğullarını huzuruna çağırdı ve Allah ın emrini
onlara açıkladı. Habil, Allah ın emrine razı oldu. KAbil ise kızdı ve babasına:
"İklima benim kardeşimdir. Onunla evlenmeye layık olan
da benim. Başkasının onunla evlenmesine razı olamam !" dedi. Çünkü İklima,
Lebuda dan daha güzeldi . Hz. Adem ise oğluna :
"O senin kardeşindir. Bu yüzden de sana helal değildir.
Onunla evlenemezsin. Allah ın emri böyledir.
Lebuda ile evleneceksin."dedi. Kabil:
Bu senin fikrindir. Allah ın emri bu merkezde değildir
!" diyerek itirazını tekrarladı.
Bunun üzerine H.z Adem onlara:
"Ey çocuklar!"dedi. "O halde her ikiniz de
Allah a kurban takdim ediniz. Rabbim kimin kurbanını kabul ederse onun haklı
olduğu ortaya çıkar. Siz de Allah ın emrine razı olursunuz
İki kardeş kurbanlarını Allah a sunmak üzere babalarının
yanından ayrıldılar ve kurban verilmesi gereken dağın tepesine çıktılar. İbni
İshak ın Abdullah ibni Abbas dan(r.a) rivayetine göre bu tepe Mekke deki Safa
Tepesi idi.
Kabil çiftçi idi. Arpa ve buğday saplarının pek de iyi
olmayanlarından bir kucak alarak tepeye çıktı. Kendine:
"Kurbanım kabul olunsun veya olunmasın. Benim gözümde
değeri yok. İklima yı benim elimden kimse alamaz!" Diyordu.
Habil ise çobandı. O da koyunlarının içinden en güzel ve en
besili bir koçu seçerek geldi. İçinden kurbanının kabul olunması ve Allah ın
kendisinden hoşnut olması için dua ediyordu.
Kurbanlar hazırlanınca babaları yanlarına geldi ve dua etti.
H.z Adem, duasını bitirdiği esnada gökten beyaz bir ateş indi ve Habil in
kurbanı kabul edildi. Bunu görev H.z Adem, oğullarına:
"Allah ın hükmünün ne olduğu meydana çıkmış bulunuyor.
Rabbin emrine razı olunuz ve emrimi yerine getiriniz!" diyerek Kabe nin
ziyaretine gitti. Onlar da İşlerinin başına döndüler.
Kabil in kardeşine karşı düşmanlığı ve kini büsbütün
artmıştı. Olanları kabul edemiyordu. Onun için, koyunlarını otlatmakta olan
kardeşinin yanına gitti. Ona:
"Çaresi yok", dedi. "Seni öldüreceğim!"
Habil kardeşine:
"İyi ama günahım nedir benim, ey Kabil?" dedi.
Kabil de:
"Ey Habil", dedi. "Kızların en güzeli ile sen
evleniyorsun. Halbuki sen benden küçüksün. Sonra Allah senin kurbanını kabul
ettive benim kurbanımı kabul etmedi."
"İyi ama sen kusuru kendinde aramalısın.Çünkü Allah dpğru olanın yanında olur."dedi
Kabil:
"İşte bütün mesele budur. Sen ölürsen bu dava da
biter!"
"Bak kardeşim, elini benim kanıma batırırsan, ben
kendimi savunacak değilim. Ben, Allah tan korkarım. BEni öldürdüğün takdirde
dilerim ki, benim hünahımı ve kendi günahını yüklenerek cehenneme girenlerden
olasın. Zaten zalimlerin cezası da, cehennemde yanmaktadır."
Bu konuşmadan sonra Kabil kardeşini nasıl öldüreceğini
düşünmeye başladı. O bunu düşünüyorken, şeytan ona göründü. Şeytan bir kuş yakaladı
ve başını taşla ezdi.
Böylece Kabil cinayeti nasıl işleyeceğini şeytandan öğrenmiş
oldu. Hemen kardeşinin yanına geldi ve onun başını taşla ezdi.
Böylece yeryüzünün ilk cinayeti işlenmiş ve ilk kanı
dökülmüş oluyordu.HAbil öldürdüğü zaman yirmi yaşında bir gençti.
Kabil kardeşini öldürdüğü zaman pişman oldu cenazeyi ne
yapacagını bilmiyordu.Bir süre cenazeyi sırtında taşıdı durdu.
Sonra Allah, ona iki karga gönderdi. Kargalar birbirleri ile
dövüştüler. Biri diğerini öldürdü. Öldüren karga, ayakları ve gagaları ile yeri
eşerek öldürdüğü kargayı gömdü. Bunu görev Kabil:
"Eyvahlar olsun, bana ",dedi."Bir karga kadar
aklım ve düşüncem yokmuş!"
Ve kardeşini gizli bir yere gömdü.Bir tarafdan da
aptallığına ağlıyordu. Sonra eve döndü, babası ona :
"Ey Kabil ", dedi."Kardeşine ne yaptın?O
nerede ?
"Ben onun sözcüsü değilim,bilmiyorum."dedi.
Bunun üzerine H.z Adem, kırlara çıktı ve öldürülen oğlunun
cesedini aramaya başladı. Bu esnada birtakım taşlar onunla beraber yürüdüler ve
HAbil in cesedinin yerini ona gösterdiler. Bu esnada taşlar onunla birlikte hem
yürüdüler hem de konuştular.
Bu hadisede, H.z Adem in bir değil iki mucizesi zuhur
etmiştir. Birincisi, kendi duası ile HAbil in kurbanını gökten inen bir ateşle
yakmış olması. İkincisi de, taşların kendisi ile yürüyüp konuşarak HAbil in
cesedinin gömülü olduğu yeri ona göstermesidir.
Habil ile Kabil arasındaki bu hadise, Kur an-ı Kerim de
zikredilmiştir:
<<Ve onlara H.z Adem in iki oğlunun haberini de gerçek
olarak oku! HAni ikisi de (Allah a) birer kurban sunmuşlardı da ikisinden
birinin kurbanı kabul olunmuş, diğeri olunmamıştı. Bunun üzerine biri diğerine
:"Seni mutlaka öldürmeliyim!" dedi. O da (kardeşine) "Allah,
yalnız doğru olanların kurbanını kabul eder."dedi.>> (Maide, 27)
Read more:
http://www.forumyokyok.com/peygamberlerin-mucizeleri/hz-adem-ve-mucizeleri-t5005.0.html#ixzz2UO6dFdik
Kaynak: Forumyokyok.com
HZ.DAVUD(a.s)MUCİZE
(Süleyman aleyhisselâmin babasidir. Sesi çok güzeldi.)
(Süleyman aleyhisselâmin babasidir. Sesi çok güzeldi.)
-Allahü teâlâ mûcize olarak daglari, taslari, kuslari onun
emrine vermisti. Yanik sesiyle Zebûr'u okumaya baslayinca, kuslar havadan
agaçlara iner, hep birlikte, okunan Zebûr'u tekrar ederlerdi.
-Allahü teâlâ Dâvûd aleyhisselâma demiri atese sokmadan ve
dövmeden istedigi sekli verebilme mûcizesi verebilmisti. Demirden zirh yapar,
elinin emegiyle geçinir, devlet hazinesinden birsey almazdi.
-Yirtici hayvanlar, hazret-i Dâvûd'un huzûruna gelip, ona
tam bir baglilikla hizmet ederlerdi. Kur'ân-i kerimde Bakara, Nisâ, Mâide,
En'âm, Isrâ, Enbiyâ ve Sâd sûrelerinin birçok âyet-i kerimelerinde Dâvûd
aleyhisselâmdan bahsedilmektedir.
HZ.ELYESA(a.s)MUCİZESİ
(Mûsâ aleyhisselâmin dinini Isrâilogullarina yaydi.)
-Eriha sehri ahâlisinin içme sulari acilasmisti. Bu durumu
Elyesa aleyhisselâma bildirip, kendilerine yardimci olmasini istemislerdi.
Bunun üzerine. Elyesa aleyhisselâm acilasan suyun içine bir parça tuz atip,
''Tatli ol!'' deyince, Allahü teâlânin üzniyle su tatli ve lezzetli olmustur.
-Borçlu ve dul bir kadin, Elyesa aleyhisselâma gelip,
fakirliginden sikâyetçi olmustu.
''Evinde neyin var?'' deyince, kadin; ''Bir kasik kadar
yagim var.'' dedi. Elyesa aleyhisselâm, kadina; ''Git, o yagi bir kab içine
koy.'' buyurdu. Kadinda gidip yagibir kabin içine koydu. Elyesa aleyhisselâmin
mûcizesiyle o yag o kadar artti ki, pekçok kap yag ile doldu. Fakir kadin
bundan borçlarini ödedigi gibi, zengin de oldu.
HZ.EYYUP(a.s)MUCİZESİ
(Isrâilogullarina gönderilen peygamberlerden.Kendisine YEDI
Kisi îmân etti. Yüzkirk sene yasadi. Sabri ile Insanlik Tarihine gecti.)
-Eyyûb aleyhisselâmin duâsi bereketi ile koyunlarin yünleri
ibrisim olurdu.
-Eyyûb aleyhisselâm kavminin hâkimini îmâna dâvet ettigi
vakit o da;" Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasini senden mûcize
olarak isterim." demisti.Hazret-i Eyyûb duâ etti.Nihayet evin direkleri
düstü ve ev havada kaldi.Hâkim bu mûcizeyi gördügü hâlde îmân etmedi.
-Eyyûb aleyhisselâmin duâsiyla çöldeki seraplar ve dumanlar
su olurdu.
-Eyyûb aleyhisselam Ayagini yere vurdugunda sicak ve soguk
iki pinar fiskirirdi. Sicak sudan yikaninca bedenindeki, soguk sudan içince
içindeki hastaliklardan kurtulurdu.
-Eyyub aleyhisselam ettigi yeminin yerine getire bilmesi
icin yasliliktan genc bir hale gelip, esinin basina ot parcalarlan vurup
böylece yeminini yerine getirmis oldu
HZ.HUD(a.s)MUCİZESİ
1. Allâh’ın izni ile, rüzgârları istediği tarafa yönlendiriyordu.
Hûd -aleyhisselâm- kendisinden mûcize isteyen kavmine:
“–Nasıl bir mûcize istiyorsunuz?” deyince, rüzgârı
istedikleri yöne çevirmesini söylediler. Hazret-i Hûd -aleyhisselâm- da
rüzgârı, onların istediği yöne çevirdi.
Ne büyük bir ibrettir ki Âd kavmi, Cenâb-ı Hakk’ın bu
mûcizesini görüp îmân etmedikleri için nihâyetinde rüzgârla helâk edildiler. Bu
rüzgâra Kur’ân-ı Kerîm’in ifâdesiyle “rîh-i sarsâr” (uğultulu ve şiddetli
kasırga) denilmiştir.
2. Yünü, ibrişim hâline getirirdi. Yâni parlak bir hâle
çevirirdi.
3. Şiddetli yağmurlarda sefer yapılamazdı. Hûd -aleyhisselâm-
duâ etti; yollarda barınaklar oldu. Yağmur bitinceye kadar halk o barınaklarda
muhâfaza içinde beklerdi.
Geçmiş peygamberler ve kavimlerine âit kıssaların Kur’ân-ı
Kerîm’de zikredilmesi, inananların ibret almaları içindir. Geçmiş peygamberlerin
her tavrı müslümanlar için de takip edilecek bir yoldur. Hûd -aleyhisselâm-’ın
kıssasına bu vecheden baktığımızda, birçok numûne davranışlarla
karşılaşmaktayız:
Nitekim Hazret-i Hûd -aleyhisselâm-, Allâh yoluna
samîmiyetle sarılmış vakûr bir kişidir. Söyleyeceğini, ölçüp tarttıktan sonra
söylemiştir. Kavmi kendisini beyinsizlikle ithâm ederken, kendisinin beyinsiz
olmadığını, onları uyarmak üzere Allâh tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu
söylemekle iktifâ etmiştir. Kötülüğe, kötülükle karşılık vermediği gibi aksine
onlara yumuşak davranmıştır. Allâh’ın üzerlerindeki nîmetlerini kendilerine
hatırlatmış ve bu nîmetlere şükretmeleri için Allâh’ın emirlerine riâyet
etmeleri gerektiğini anlatmıştır. Bütün bunların karşılığında onlardan herhangi
bir ücret istemediğini de bilhassa ifâde etmiştir.
HZ.İBRAHİM(a.s)MUCİZESİ
(1. İbrahim aleyhisselamın mübârek vücûduna ateş tesir
etmedi. Nemrûd onu ateşe attığında Allahü teâlâ; Ey ateş! İbrahim üzerine serin
ve selâmet ol!” buyurunca ateş onu yakmadı.
2. Cansız olan, parça parça edilmiş ve parçaları ayrı ayrı
yerlere konmuş olan kuşlar (dört kuş), İbrahim aleyhisselamın çağırması üzerine
yeniden dirilmişlerdir.
3. İbrahim aleyhisselamın mucizesi ile taşlar kömür gibi
yanmıştır. Rivâyete göre İbrahim aleyhisselam Şam tarafına hicret ettiğinde
çayırlık, çimenlik bir yerde konaklamıştı. Orada yakacak hiçbir şey bulamayan,
buldukları az bir şeyle ihtiyaçlarını karşılayamayan ahâli, durumlarınıİbrahim aleyhisselama
anlattı. İbrahim aleyhisselam taşları toplattı ve kömür gibi yaktı. Bu mucizeyi
gören pekçok kimse îmân etti.
4. Bâzan yırtıcı ve yabânî hayvanlar İbrahim aleyhisselamla
berâber giderler ve dile gelerek gâyet açık bir şekilde onunla konuşurlardı.
Bir defâsında, hanımı hazret-i Hacer ve oğlu İsmail’le görüşmek ve onları
ziyâret etmek için Mekke’ye gitmişti. Şam’a geri dönüşünde birçok yabânî
hayvan, İbrahim aleyhisselam ile berâber yürüyüp, onunla açıkça konuştular.
5. İbrahim aleyhisselam duvarların ve dağların arkasını da
görürdü. Bu mucizesi Mısır’a gittiğinde zevcesi hazret-i Sâre’ye musallat olmak
isteyen zamânın kralı Firavun, hazret-i Sâre’yi sarayına alınca, İbrahim
aleyhisselam dışardan içeriyi seyretmiştir. Sarayın duvarları ona cam gibi
olmuş ve gözünden perde kaldırılmıştır. Böylece hazret-i Sâre’ye el uzatmaya
kalkışan Firavun’un ellerinin kuruyup, ayaklarının tutmayarak yere yıkıldığına
şâhid olmuştur.
6. İbrahim aleyhisselamın bastığı taşın üzerinden ağaç bitip
yeşermiştir. Bu istek dîne dâvet ettiği bir beldenin ahâlisinden gelmiş, duası
üzerine mucizeyi göstermiştir.
7. İbrahim aleyhisselamın oturduğu yerden güzel kokular
yayılırdı. Ayrılsa bile, senelerce güzel kokusu oradan çıkmazdı. Hazret-i
İsmail de babasının evine gelip gittiğini, onun kokusundan anlamıştı.
ALİ İMRAN/46- “O, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla
konuşacak, salihlerden olacaktır.”9 9
ALİ İMRAN/47- (Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken
benim nasıl çocuğum olur?” dedi. Allah, “Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O
bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.
ALİ İMRAN/48- Ve Allah ona kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i
öğretecek.
ALİ İMRAN/49- Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak
gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir
mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da
Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve
Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi
size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret
vardır.”
ALİ İMRAN 50- “Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size
haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından
size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana
itaat edin.”
ALİ İMRAN/51- “Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de
Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.”
KEHF/110- O gün Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin
üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs
(Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara
konuşuyordun.28 Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim.29
Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine
üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu.30 Yine benim iznimle doğuştan
körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata)
çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman ben
seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkar edenler, “Bu ancak açık bir
büyüdür” demişlerdi. 28-29-30
•Besikteyken (Bebekken) konustu.
•Ölüleri diriltirdi.Bilhassa dört ölüyü dirilttigi meshurdur.Bunlar Sam bin Nûh,Seddad bin Âd,Mâsân bin Mâlân ve Beni Israil'den bir çocuktur.
•Anadan dogma kör olanlari saglamlar gibi gödürür,bir cilt hastaligi olan baras illetini iyi ederdi.Eliyle hastaya dokungugunda iyi olurdu.Eliyle mesh etmek sûretiyle hastalari tedâvi ettigi için kendisine Îsâ-i Mesih dendi.
•Âl-i Imrân sûresi 49. âyetinde bildirildigi gibi kavminin yedikleri veya yemek üzere sakladiklari seyleri haber verdi.
•Mâide sûresi 110. âyetinde bidirildigi gibi çamurdan kus yapip üzerine üfleyince,Allahü teâlânin izniyle canlanip kus olurdu.
•Mâide sûresi 114. âyetinde bildirildigi üzere
Havârîler,içinde yiyecek bulunan bir sofranin indirilmesini teklif
ettiler.Hazret-i Îsâ ellerini kaldirip duâ edince,ekmegi ve eti bulunan bir
sofra indi.
•Îsâ aleyhisselâm uykudayken yaninda her konusulani ve
yapilani bilirdi.
•Ne zaman istese ellerini göge kaldirip duâ edince o anda
yemek ve meyveler önüne gelirdi.
•Îsâ aleyhisselâm Yahûdîlerden (Benî Isrâil) uzak oldugu
hâlde sözlerini ve gizli hallerini bilirdi.
•Isa aleyhisselam ölmemistir! Kiyamet Gününde yine
gelecektir, ve her canli gibi ölümü tadacaktir! Bu Mucizeyi bekleyin
HZ.İSHAK(a.s)MUCİZESİ
(Sam ve Filistin ahâlisine Gönderilen Peygamberlerden.
Ibrâhim aleyhisselâmin ikinci ogludur.)
•Hayvanlar açik bir lisanla peygamberligine sehâdet
ederlerdi.
•Duâ etmesi üzerine dagin harekete geçmesi: Ishâk aleyhisselâm
Kudüs'te insanlari Allahü teâlâya imâna dâvet edince, insanlar; ''Eger su dagi
harekete geçirirsen, imân ederiz.'' dediler. Ishâk aleyhisselâm duâ edince dag
sallanmaya basladi. Kudüs halki hep birlikte imân ettiler.
•Ishâk aleyhisselâm merkebine binip bir daga çikmak
isteyince merkebin ön ayaklari kisalir, arka ayaklari uzardi. Dagdan asagi
inerken de tersi olurdu.
•Ishâk aleyhisselâmin duâsi bereketiyle Allahü teâlâ ölmüs
hayvanlari diriltirdi.
•Sam ahâlisinin arzusu üzerine yaptigi duâ neticesinde, eline
sirtina koydugu bir koyun, hemen kuzulamis daha sonra ard arda dokuz defâ
yavrulamistir.
HZ.İSMAİL(a.s)MUCİZESİ
(Arabistan'da Cürhüm kabilesine gönderilen peygamber.
Ibrâhim aleyhisselâmin Büyük Oglu.)
•Dikenli bir arâzide yasayan müsriklerin teklifi üzerine duâ
edip, dikenli agaçlarda çesitli meyveler bitmistir.
•Cürhümileri imâna dâvet ettigi zaman, onlar kisir koyundan
süt çikarmasini istediler. O da elini koyunun sirtina koyarak; ''Beni peygamber
olarak gönderen Allahü teâlânin ismi ile...'' dedigi anda koyunun memelerinden
süt akmaya basladi.
•Ismâil aleyhisselâmin duâsi bereketiyle koyunlarin yünleri
ipek oldu ve sayilari çogaldi.
•Kendisine misâfir gelen iki yüz Yemenliye ikrâm edecek bir
sey bulamayinca mahcub oldu. O anda duâ etti ve yanindaki kumlar un oldu. Bunu
gören misâfirlerin hepsi imâna geldiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder