DOĞADA DETERMİNİZM
Determinizmde deney konusu olmayan esrarengiz hiçbir olay ve
kuvvet yoktur. Evrende olaylar birbirini kovalarlar. Yani bir olay diğerini, o
da başka birini meydana getirir. Evren bir olaylar zinciri olarak devam eder.
Bir olayı meydana getiren yine başka bir olaydır, metafizik veya doğaüstü bir
kuvvet değildir.
Evrende her şeyin bir sebebi vardır. Sebepsiz bir şey olmaz.
Her şeyin sebebi de yine kendi cinsinden başka bir olaydır. Birinci olaya
SEBEP, ikinci olaya SONUÇ denilir. Sebep ile sonuç arasında matematiksel bir
oran vardır. Sebep ortaya çıkınca, sonuç da ZORUNLU olarak meydana gelir.
Eserde sebepten fazla bir şey bulunmaz.
Bu kurala göre, evrende sıkı bir DETERMİNİZM hakim ise, yani
her şey SEBEP-SONUÇ ilişkisinde ise, mucize diye bir şey olamaz.
Kimi de bu konuya doğadaki imkan ve izafilik açısından
yaklaşarak böyle şeylerin olabileceğini kabullenmiştir.
2-DOĞADA İMKAN (CONTINGENCE )
Yukarıda görüldüğü gibi determinizmde zaruret (zorunluluk)
vardı. Yani A olayı meydana geldiğinde mutlak surette, zorunlu olarak B
olayının meydana gelmesi gerekmektedir. Örneğin su 100 dereceye kadar
ısıtılırsa, su mutlaka ve zorunlu olarak kaynar.
İşte bu zorunluluğun zıddı, İMKAN = CONTINGENCE’ dir. Bu
kanuna göre, A olayı meydana gelince B olayı meydana gelmeyebilir.
XVIII. yüzyılda katı bir determinizm kabul görürken,
çağımızda Leibniz, Emile Boutroux gibi bilim adamları tabiatta determinizmin
değil, imkanın= contigence bulunduğunu ispatlamışlardır. Bergson, Guenat,
Reinke, Driesch, canlılar dünyasında determinizmin bulunmadığını ileri sürerek
VİTALİZM akımını oluşturmuşlar ve bu konudaki düşüncelerini ’Tabiat
Kanunlarının İmkanı’ adlı eserlerinde toplamışlardır.
Bu imkan = contingence prensiplerine göre, mucize veya doğal
bir sebep olmadan; bir olayın, bir SONUCUN meydana gelmesi mümkündür.
2-DOĞADA İZAFİLİK
Fizik, kimya, matematik gibi ilimlerin Mayer Prensibi,
Newton kanunları, Kepler Prensipleri gibi temel kavramlarıyla, cansız maddeler
üzerinde incelemeler yapılmış; bu prensiplerin mutlak doğru olduğu noktasından
yola çıkılmış ve neticede determinizmin zorunluluğu kabul edilmişti.
Oysa Fizik ve mekanik alanında meydana gelen yenilikler,
katı determinizm bu anlayışını kökünden değiştirdi. Nitekim A.Einstein
(1879-1958) yüksek matematikle ispat edilen İzafiyet Teorisiyle fizik, kimya ve
matematikte büyük bir devrim yaptı. Bu teoriye göre:
a. Sabit kütle
yoktur. Kütle cisimlerin hızına tabidir.
b. Madde yoktur,
enerji vardır.
c. Evren N
boyutludur, üç boyutlu değildir.
d. Zaman ve mekan
dışta objektif olarak yoktur. Bunlar cisimlerin hareketlerine ve görünüşlerine
bağlıdır.
e. Genel çekim bir
kuvvet değil, mekanın eğriliğiyle açıklanan, evrenin geometrik bir özelliğidir.
Bu durumda doğadaki izafiliğe göre mucizenin olabileceği
düşünülebilir.
Canlılar aleminde ise determinizmin yeri yok gibidir. Orada
illet –eser, sebep–sonuç arasında zorunluluk yoktur. Her şey imkan =
contingence çerçevesindedir. Etkiye eşit tepki hiç görülmez. Örneğin aynı
şartlarda beslenen hayvanlar ve bitkiler, farklı farklı bünyeler alırlar.
Din terminolojisinde ise:
Mucize, Peygamberlik iddiasında bulunan kişinin, bu
davasının doğru olduğunu ispat için Allah’ın izin ve kudretiyle gösterdiği harikulâde
(olağanüstü, tabiat kanunlarına aykırı) şeylerdir
Mu’cizeye bir tanım getirildikten sonra Kelam bilginleri
tarafından bunun şartları kuramsallaştırılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder